BURSA GEZİMİZ
Üniversiteyi Bursa’da
okuduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Tarihiyle, doğasıyla ve de en
önemlisi dostlarıyla harika bir şehir. Uzun zamandır gitmek istiyordum ve geçen
hafta sonu yollara düştük. Bursa’ya gidince hesaplamalarımız sonucunda en son
2010’da gittiğimi anladım. İlk konaklama yerimiz Cuma günü Mudanya idi. Dört
yıl boyunca bana ailemi aratmayan Demir ailesine misafir olduk. Ertesi gün ki
deniz manzarası ve esen rüzgar eşliğindeki kahvaltı soframız:
Kahvaltıdan sonra Mudanya
sahiline indik ve deniz kenarında gezdik. Tabi bu arada üniversiteden sınıf
arkadaşım Seda’ya haber vermiştim (kendisi Mudanyada görev yapıyor) Sağolsun
hemen geldi onunla da hasret giderdik. Eski Mudanya evleri restore ediliyor
Öğleden sonra vedalaşıp
Bursa’ya doğru yola çıktık. Heykele (Bursanın merkezi oluyor) arabamızı park
edip dolaşmaya başladık. O esnada çok şiddetli bir yağmur başladı oysa hava
günlük güneşlikti. Neyse biz gezmeye devam ettik. Önce Ulu Cami’ye gittik.
Eee tabi Bursa’ya gelip
de ipek şal almadan olmaz deyip doğruca Kozahan’a girdik ve ben bir tane ipek
şal aldım J Emirhanı da hızlıca dolaştıktan sonra Tophane
yollarına düştük. Kısa bir tırmanıştan sonra Tophane’ye ulaştık. Osmanlı
İmparatorluğunun kurucularından Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret
edip ayaklarımızın altındaki Bursa manzarasını seyrettik. Birkaç fotoğraftan
sonra arabamıza doğru yola koyulduk. Aşağıya inerken Balibey Han’da çay içmeyi
de unutmadık. Daha sonra yine üniversiteden en yakın arkadaşım Serra’lara
gittik. Bizim için çok güzel bir sofra hazırladı ben yemekte rahatsızlandığım
için sadece bu fotoğraf var sofradan
Ertesi sabah kahvaltıya
Cumalıkızık köyüne gittik. Bu köy turistik bir yer haline gelmiş. İlk olarak
“Kınalı Kar” adlı bir dizi çekilmişti burada son zamanlarda da “Yeşeren Düşler”
dizisi. Kahvaltı soframızdan bir kare:
Yöresel birkaç şey alıp
ordan ayrıldık. Cumalıkızık sokakları ve evleri:
Daha sonra soluğu Emir Sultan’da
aldık. Yıldırım Beyazıt’ın damadı ve büyük velilerden.
Yeşil Türbe ve cami. Özelliği
tamamen çinilerle kaplı olması ve türbe Çelebi Mehmet’e ait. Erken dönem
Osmanlı mimarisinin en güzel örneği.
Türbenin bulunduğu yer de
yine Bursa’nın tepesinde ve bu manzarayı en iyi değerlendiren Hünkar olmuş. Biz
de Hünkar’da manzara eşliğinde bir şeyler içtik.
Bursa’ya gelip de
İnkaya’ya uğramadan olmaz dedik ve Uludağ’ın eteklerindeki tarihî çınarı da
ziyaret ettik. Kendisi 550 senelik bir ağaç ve dallarının altında kocaman bir
çay bahçesi var.
Orada bir meyve tabağı getirdiler
ki içinde her çeşit meyve mecuttu bir de üstüne kaymak ve bal da eklemişlerdi.
Tabi zaman baya ilerlemiş ve gitme vaktimiz yaklaşmıştı Özdilek’te akşam yemeği
yiyip Serracığımın evine bavulumuzu almak üzere gittik. Dostlarla vedalaşıp
Ankara yoluna koyulduk. Serra’nın eşi bize kestane şekeri almış ki ben
bayılırım
Ben de güzel arkadaşıma
Bartın tel kırmasından yapılmış bir başörtü götürmüştüm. Böyle serdiğime
bakmayın normalde şal gibi başa örtülüyor. Eminim kendisine çok yakışmıştır.
süpersinnn :)
YanıtlaSilteşekkür ederim tatlım
Sil