Peygamber Efendimiz (s.a.v) ömrü
boyunca cahiliyeyle mücadele etmiş onların yanlış inançlarını düzeltmek için
uğraşmıştır. Cahiliyye dönemi diye adlandırdığımız bu dönemde insanlar şu anki “cahil"
kavramından anladığımız manada hiç bir
şey bilmez değillerdi. Aksine okuma-yazma bilen hatta çok etkileyici şiirler
yazanlar da vardı. Buradaki “cahil”den kasıt Allah’ı hakkıyla tanımama
inançlarına şirk, hurafe karıştırmalarıdır.
Gelelim Safer ayına. Bu ay geldiğinde
şu paylaşımları çok görürsünüz “Safer ayı bela ayı, bilmem kaç bin bela birinci
kat semaya indi, bunlardan korunmak için şu dualar ve namazlar..” bu türden
uzayıp giden yanlış telakkiler. Oysaki belli bir zamana, döneme, eşyaya vs.
uğursuzluk atfetmek İslam’a tamamen zıttır. Allah’ın yarattığı zaman kavramında
neden bazı aylar uğursuz olsun da bütün belalar insanların üstüne hücum etsin? Kaldı
ki Allah-u Teala Şura suresi 30. Ayette şöyle buyuruyor “Başınıza gelen
herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla
beraber) Allah çoğunu affeder.”
Safer ayı, cahiliye Arapları
tarafından uğursuz ay olarak tanınıyor ve bu ayda umre yapmak büyük günahlardan
sayılıyordu. Rasulullah s.a.v ise “Umre her zaman helâldir!” buyurarak
bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştır. (Buhari, Hac, H. No:777) Günümüzde ise bu yanlış inancın hala devam ettiğini
görüyoruz. Halbuki Peygamberimiz ümmetini uyarıyor ve şöyle diyor “Eşya da
uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir
uğursuzluk yoktur.” (Müslim, Selâm, 102) Bu hadis-i şeriflere rağmen hala bu uydurulmuş söylentilere inanmak ve
bunu insanlara yaymak, internette paylaşmak akıl kârı değildir. Lütfen dinimizi
ana ve sahih kaynaklarından öğrenelim ve öğretelim diyorum. Yazımı yine Peygamberimizin
kendimize ilke edinmemiz gereken bir sözüyle bitiriyorum : “İslâm’da taşe’üm
(uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur; en iyisi tefe’ül (iyiye yorma) dır.” (Buharî, Tıb, 54)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder