Bartın’a
bu hafta mı gitsek haftaya mı diye çok kararsızdım. Geçen haftasonu da
Aksarayda olduğumuzdan acaba bir hafta evde mi dursak ki,
hem Rana da gelir öbür hafta gidersek diye düşünüp
duruyordum. Bir taraftan da Ravzişimin
canı sıkılıyordur üç haftadır yatıyor, bir an önce gitsek moral olur diyordum
kendime. Perşembe akşamı
annemle konuştuktan sonra Ravza’yla da konuştum,
ona sordum ne zaman gelelim diye. O da “Ablacım nooluuur yarın gelin” dedi ben
de dayanamadım tabiJ
Her şehir dışına
gidişimizde
olan şey yine
oldu; sabahın erken saatlerinde kalkıp eşim
gelene kadar koşturmakla geçti. Evi temizle,
gidilecek yere pasta börek yap, çanta hazırla vs.. derken vakit geliveriyor.
Bunların hepsi annemin eseri ondan öğrendim
yani, bir yere giderken evi tertemiz bırakmayı. Niye?Çünkü allah korusun bize
bir şey
olursa eve gelenler temiz bulsun. Yine anneciğim
gittiği yere
asla eli boş gitmez ya hediye alır ya da bir şeyler
pişirip
götürür. Ben de “bahçıvan kurabiyesi”yle "soslu kek" yaptım. Evde süt olmadığından
sosa batırma işini Bartın’a bıraktım.
Giderken
annemin boş kavanoz ve plastiklerini de götürmeyi
unutmadım. Yakın bir zamanda annecim onları dolu bir şekilde
geri getirir eminim J
Kakolu
sosa ve Hindistan cevizine batırılmış hali
de böyle oluyor
Ben
hazırlıkları yaparken Rana aradı abla ne zaman gidiyorsunuz ne zaman dönersiniz
diye sordu. Pazar döneriz dedim. Yatılı okulda kalıyor ve bu ara çok yoğun
sınavları var normalde gelmeyecekti ama Perşembe akşamı
yurtta kalan bir kız kendini camdan atarak intihar etmiş. Tabi
herkes çok etkilenmiş öğretmeni
de gidebiliyorsan git bu hafta demiş.
Velhasıl Ranayı da aldık çıktık yola. Bu arada kızcağız
ameliyat olmuş hayatta yani şu anda
çok fazla kırığı varmış. Allah
acil şifalar
versin
Bartına
ulaştık
karnımız da iyice acıkmıştı bu güzel sofrayla karşıladı
bizi annem. Çorba, sulu et yemeği, pilav, baklava,yeşil
salata ve mor lahanayı kavurup yoğurt ve
mayonezle karıştırarak yaptığı bir
salata daha
Ravzaya
hediyesini verdim pek ilgilenmedi. O daha çok kendisiyle ilgilenip oynayınca
mutlu oluyor.
Bunlar
da Ravza’ya geçmiş olsuna gelenlerin getirdikleri
hediyeler. Tabi o kıyafet hediyelerini hiç sevmez
Ravza’nın
kütüphanesi de baya genişlemiş bu
arada.
Ertesi
gün ki kahvaltı soframız
Anneciğim evin
içinde, odalarda, dolap içlerinde değişiklikler
yapmayı çok sever. Yakın zaman da da yatak odasına el attı ve mavili kremli bir
oda oluşturmuş. Ben
çok beğendim
Cumartesi
günü eşimle dışarı
çıktık biraz; ve uğramadan edemediğiz
Balkaya’ya uğradık tabi
Akşam yemeğin de
de yeni açılan bir yere gittik hep beraber. “Osmanlı tandır” Stv’de davetsiz
misafir programında çıkmıştı beraber izleyince eşim de
merak etmişti oraya gidelim dedim ben de. Ama Ravza’yı
düşünemedim
zor olur mu diye. Osman gerek yok dedi evde yiyelim zor olur dedi. Annem de yok
gidelim dedi, böylelikle üç haftadan sonra Ravza dışarı
çıkmış oldu
kuzum benim.
Bir
gittik bütün masalar birleştirilmiş 40 kişilik
bir yemek varmış yer ayırtmışlar.
Neyse biz bulduk bir yer. Tandırda pişmiş yumuşacık
etlerimiz geldi. Fotoğraf pek iyi çıkmadı ama tadı
nefis.
Yemek
yerken beklenen grup gelmeye başladı. Ravza o kalabalığın
içinde öğretmenini
gördü. Ana okulunda beden eğitimi öğretmeni.
Nasıl heyecanlandı nasıl sevindi anlatamam çırpınıyo el sallıyor kendisini
görsün diye. En sonunda eşim hocam burda bir öğrenciniz
varmış dedi.
O da ravzanın yanına geldi haberi yokmuş
ameliyattan geçmiş olsun dedi. Çok mutlu oldu
Ravzişim. Ev
dönünce de teyzemler geldi, onlarla oturduk sohbet ettik çay içtik. Teyzoşum sağolsun
elmalı kurabiye getirmiş J
Ertesi
gün yani Pazar günü çok önemli bir operasyon gerçekleştirdik.
Üç haftadır yıkan(a)mayan Ravzanın saçlarını yıkama operasyonuydu bu. Anneme
dedim ben varken yapalım ve operasyon kahvaltıdan sonra başladı.
Bu yıkanmadan önceki hali saçlarının
Annem
çöp poşetini
delip ravzanın kafasına geçirdi. Mutfaktaki köşe koltuğa
yatırdık başı dışarıda
kalacak şekilde.
Altına büyükçe bir leğen vardı onu koyduk. Kovaya
sıcak su doldurup bir güzel yıkadık saçlarını.
Bu esnada Ravza sanki bir yerini
koparıyormuşuz gibi nasıl ağlıyor
bir görecektiniz. Yüzüne havlu tutuyor su gelmesin diye. 3 kişi 3
haftalık saçı ancak pakladık. Ve sonuç J
İkindi
vaktinde de bize Ankara yolu göründü yine…