Bir-iki hafta öncesinden Rana söyledi bana abla Mabel
Matiz’in konseri var gidelim mi diye. Ben de meşhur olmuş şarkılarını severek
dinliyordum. Gidelim gitmeyelim mi bilet alalım mı salonun neresinden alalım
derken, elimde bu biletleri buldum aldık yani J hem de en pahallı yerden ön sıradan.
Aslında ben önden alma taraftarı değildim Meb şura salonunu bildiğimden,
sahnenin de tam dibinde olmak istemiyordum. Rana’yı kıramadım.
Biz de adamın konserine gideceğiz ama öyle her şarkısını da
bilmiyorduk açıkçası. Ben “Zor değil, sultan Süleyman, aşk yok olmaktır”
şarkılarını iyi biliyordum diğerlerini pek bilmiyordum. Böyle olmaz dedik
kardeşimle, internetten sözlerini indirip bir taraftan da dinleyip ezberlemeye
başladık biz J evin içinde sürekli çalıyoruz ertesi gün bir baktım eşimde
mırıldanıyor şarkıları.
Rana’nın ne giyeceğim kararsızlığı başladı iki gün önceden.
Aldığı bir gömlek vardı onunla bir kombin yaptı hırkasıyla, pantolonuyla ama
beğenemedi bir türlü. Benimkilere bak dedim (aramızda baya bir beden farkı olsa
da napalım). Birkaç deneme yaptıktan sonra karar verdik, konser bu çok şık
olmana gerek yok, spor rahat kıyafetler olmalı diye düşündüm.
Çizgili hırkaya karar vermiş olduk. Bense hiç önemsemedim yeni aldığım bugünlerde de sık sık
giydiğim bir kap var onu giydim. Konser akşam 6’daydı biz beş buçukta çıktık
hemen saatinde başlayacakmış gibi ne bilelim. Gittik millet dışarda zaten içeri
bile almamışlar. O sırada da akşam ezanı okundu. Mescit sorduk birine; ilerde
bahçenin içinde dediler. Karanlıkta yol, iz bilmeden yol aldık, bulduk sonunda
;)
Salona dönmemizden bir müddet sonra almaya başladılar içeri.
Girdik oturduk ama salon baya bir boştu dolmamıştı. Bir müddet sonra
balkondakiler, arkadakiler önlere doluştu hep. Ah Rana gördün mü bak dedim o
kadar para vermeye değmezmiş J tam bir saat gecikmeyle başladı konser 7 de. 1 saat
20 dk falan sürdü. Biz de bizim nikonu götürdük güzelce fotoğraf çekelim diye
ama pillerin şarjı bitmiş kaldık yine telefonlara. Onlarda karanlık çekti tabi.
Konser güzeldi, ben enstrüman ekibini inceledim daha çok.
Mabel’in hemen arkasındaki kendinden geçiyor çalarken. Severek yaptığı çok
belliydi, herkes işini böyle yapsa keşke dedim…kemanist çok ciddiydi işini
yaparken. Mabel’in kendine has bir ses tonu var o hoşuma gidiyor, bir de dünya
umurunda değilmiş gibi mırıldanması burda olduğu gibi;
Çabucak bitti gibi geldi bize. Tabi bilmiyoruz normalde ne
kadar sürer çünkü bu gittiğimiz ilk konserdi diyebilirim. Ama biter bitmez
çekip gitti, kaçar gibi. Herkes kapının önünde yığıldı bir imza, bir fotoğraf
alabilmek için ama nafile. Rana da fotoğraf çektirmek istiyordu ama hayal
kırıklığına uğradı. Herkes söylene söylene çıktı salondan. O kadar para verdik,
kısacık söyledi işte hemen gitti falan diye.
Benim fazla bir beklentim yoktu zaten o yüzden de mutluydum,
hiç bir şey olmasa da kardeşimle güzel vakit geçirmiş oldum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder