28 Eylül 2015 Pazartesi

Ankara-Bursa-İstanbul :)

Bursa, Türkiye’nin en güzel büyükşehirlerinden biri. Tarihî dokusuyla, yeşilliğiyle, güzelliğiyle İstanbul’la yarışacak derecede özelliklere sahip. Osmanlı’nın ilk başkenti olması nedeniyle cami, han, hamam gibi yapılarda Osmanlı mimarisini yansıtıyor. Ayrıca ilk dönem Osmanlı padişahlarının türbeleri de burada bulunmaktadır. Deniz görmek isterseniz Mudanya, Gemlik gibi ilçelerinde Marmara’nın havasını koklayabilirsiniz. Trafikte ise yine İstanbul’la yarışıyor tabi orası kadar kalabalık bir nüfusu yok. Bir hafta sonu Ankara artık üstüme üstüme gelmeye başlayınca Bursa’ya kaçalım dedik. Hem de üniversiteden en yakın arkadaşım Serra’yı ve de tatlı kızı Bengisu’yu çok özlemiştim. Minnoşumu en son 8 aylıkken görmüştüm şimdi ise 2 yaşına girmesine dört ay vardı. Kardeşlerimden hatırladığım kadarıyla kız çocukları oyuncak bebek arabalarını çok seviyorlar ben de öyle bir şey aldım Bengisu’ya. Kesinlikle doğru bir karar vermişim; çünkü çok beğendi hediyesini kuzucum J

  
Ben de arkadaşıma ilk defa denediğim cocostar kurabiye yapıp götürdüm.



  
Akşam da Serra’nın yaptığı tatlıyla beraber yedik. Konuşacak  o kadar çok şey vardı ki. Hele de konu bebek olunca ve o benden daha tecrübeli olunca sorularım hiç bitmedi. Onu mu alayım bunu mu alayım, bebek odasını nasıl yapayım, gelenlere hediye ne vereyim, mevlidi nasıl yaptın…. Uzayıp giden sorular.


Ertesi gün Bengisu’yu uyutup ve ananesine bırakıp, benim lavanta keselerim için kumaş bakmaya gittik. Minik puantiyeli pembe-beyaz bir kumaş düşünüyordum ama yokmuş. Biz de pötikareli aldık. Bir de Serra teyzesi kızıma nevresim takımı dikmek için baykuşlu cici bir kumaş daha aldı.



Ulu caminin etrafındaki dükkanlardan biri de bebettoydu. Oraya girince çok beğendiğim bu kadife takımı almadan edemedim.


Nohut battaniye, saç bandı, zıbın takımı da bunu izledi.



İnsan hamileyken her aldığına uzun uzun bakmak istiyor J eve gelince de bir posta serdim baktım. Sonra Misi köyü diye bir yere gittik. Derenin yanında hatta üstünde bir çay bahçesi var. Hep hayal ettiğim şeydir ayaklarımı suya sokarken çay içmek.. fakat o gün iş makineleri vardı ve molozları dereye dökmüşler. Çok kötü olmuş L 


Serranın eşi çalıştığı için bizimle gelemedi ama çok iyi bir rehberimiz vardı. Yol boyunca bizi “şurdan,şurdan” diyerek yönlendirdi J  


orada çayımızı içtik çiğ böreğimizi yedik.

  
Akşam, Bursa’yı tam tepeden gören Hünkar Köşkü’ne gittik. Baya kalabalıktı, zar zor yer bulduk.



Ertesi gün (Pazar) kahvaltımızı yapıp yola çıktık. İznik Gölü’ne uğrayalım dedik. Ben Bursa’da okuduğumdan annemlerle gitmiştik bir-iki kez fakat eşim hiç görmemişti. Deniz gibi büyük bir göl. Ama yolumuzu çok uzattı İstanbul’a gitmiş kadar olduk.





  
Bir sonraki hafta aile dostumuzun düğünü için İstanbul’a gittik. Ali amca, babamın asker arkadaşı; senelerdir bağlarını koparmamışlar, evlenmişler çoluk çocuğa karışmışlar, o çocuklar büyümüş evlenmiş hatta onların da minik bebekleri olmuş…. J böyle bir dostluk işte. Biz de Ali amcanın üç numaralı çocuğu İbrahim’in düğün davetine icabet ettik. Cumartesi sabahı uçakla gittik İstanbul’a. 


Düğün akşam olduğundan o vakte kadar olan zamanı gezerek değerlendirmek istedim. Gülhane Parkı’na gittik. Beltur’un mekanında kahvaltımızı yaptık.


  
Parkı gezmeye başladık. Gitmeden önce internetten yorumlara bakmıştım, orda parkın bakımsız olduğundan bahsediyordu fakat bana göre çok güzeldi. Ankara’da ne yazık ki böyle bir park bile yok L İstanbul belediyesi bu konuda çok iyi çalışıyor.







Parkın biraz yukarısında tam seyirlik deniz manzaralı bir çay bahçesi var, biraz da orda oturup kalktık.



İstikamet Karaköy. Bir Güllüoğlu’na uğrayıp düğün evine doğru yola çıktık.



Düğün salonu, yemekler çok güzeldi. Allah bir ömür mutlu mesut etsin inşallah İbrahim ve Kübra’yı J darısı bekarların başına olsun.







4 Eylül 2015 Cuma

ELMALI KURABİYE


Arkadaşa bebek görmeye giderken yaptığım elmalı kurabiyenin tarifini veriyorum sizlere. Vanilyayı 2 paket koymam acaba sirke kokar mı endişesindendi. Fakat hiç kokmadı kıyır kıyır bir kurabiye oldu.
ELMALI KURABİYE


1 pk tereyağ
1 çay bar. yoğurt
1 çay bar. sıvıyağ
3 yk pudra şekeri
1yk sirke
1 pk kabartma tozu
2 pk vanilya
Aldığı kadar un
İçine: 3 elma, 1 su bar. tozşeker, ½ su bar ceviz, üzerine pudra şekeri
Yapılışı: 1.Elmaları rendeleyip şekerle pişiriyoruz ve içine cevizi koyuyoruz.
2.Hamur için tüm malzemeleri karıştırıp yoğuruyoruz.
3.Hamuru dörde bölüp her birini merdaneyle yuvarlak bir şekilde açıyoruz. Açtığımız hamuru 8 parçaya bölüp (üçgen bir şekilde börek sarar gibi) her parçaya iç malzemeden koyuyoruz. Rulo şeklinde sarıp yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye diziyoruz.
4.180 derece fırında pişiriyoruz. Üstüne pudra şekerini eliyoruz. AFİYET OLSUN J