31 Aralık 2015 Perşembe

Ravza'm 8 Yaşında

Ravzamın 8. yaşını doğduğu yer olan Ankara Yenimahalle’de kutladık. Doğum gününü her zaman Bartın’da yapardık, ben giderdim ya da gittiğim zamana denk getirirdik. Bu sefer ben gidecek durumda değildim, teyzemler ve annemin Ankara’ya gelmesi denk gelince bizim evde yaptık. Ben kuzuma bol çikolatalı, muzlu ve renkli bir pasta yaptım. Ravza renkleri çok seviyor bu yüzden renkli olsun istedim pastası. Bu pastanın tarifini bir önceki yazımda verdim.



15 Aralık 2015 Salı

Çok Çikolatalı Doğum Günü Pastası


Krema malzemesi biraz pahalı olsa da yaptığınızda asla pişman olmayacağınız enfes bir pasta. Ravza’nın doğum günü için yaptım ve herkes bayılarak yedi. Buyurun tarif


Pandispanya:
4 yumurta
1.5 su bar. toz şeker
1 çay bar. su
1 çay bar. sıvıyağ
1 pk kakao (25gr)
2-2.5 su bar. un
1 pk kabartma tozu
1pk vanilya
Krema:
300 gr. Sütlü çikolata
1 kavanoz fındık kreması (350gr)
2 pk. Hazır krema (400 ml buzdolabında soğutulmuş)
Arasına 2 muz süslemek için bonibon ve fındık kırığı


Yapılışı :
1.Yumurta ve şekeri mikserle iyice çırpın. İçine sıvıyağ ve suyu ekleyip çırpmaya devam edin.
2. Un, kabartma tozu, vanilya ve kakaoyu da ekleyip düşük devirde biraz daha çırpın.
3. Yağlanmış yuvarlak tepsiye karışımı döküp 180 derecede pişirin. Pişince keki eninden ikiye ayırın.
4. Krema için çikolatayı benmari usulü eritin. Tamamen eriyince içine fındık kremasının hepsini boşaltın. Çok kısa süre mikserle çırpın.
5. 2 paket soğuk kremayı karışıma ekleyip tekrar çırpın. 

12 Aralık 2015 Cumartesi

Bebek Hazırlıkları Part 1 :)

Kızımız için bebek odası almaya karar verince, iki kişi olarak bütün odalarını doldurduğumuz evimizin bir odasını boşaltmakla başladık işe. Çocuk odası yapmayı düşündüğüm odada üç adet kitaplık, çalışma masası ve ütü masası bulunuyordu. Bu kitaplıkları cam balkonla kapattırdığımız balkona koymaya karar verdim. Fakat benim balkonun ancak yıkanarak temizleneceğine dair inancım kitaplıkları olduğu gibi balkona koymamıza engel oldu. Babam onlara ayak yaptırdı annem de monte etti ;)



Sonuç olarak üç kardeş kitaplık yeni mekanlarına yerleştiler.



Bebek odasını boşaltınca bir de doldurması vardı tabi. Onu da ayrı bir yazıda anlatırım inşallah. Bu arada yavaş yavaş bebek kıyafetleri ve diğer gerekli malzemeleri de almaya başladım. Aslında daha çok annem ve Rana aldılar. İlk torun ilk yeğen heyecanıJ ben de onları bebekler için özel deterjanla yıkadım, kuruttum






Sonra da ütüledim, katladım. Minik minik giysileri ütülemek çok zevkliydi.



3 Aralık 2015 Perşembe

Dünya Engelliler Günü


Bir engellinin hayatta yaşadığı zorlukları ancak engelli yakını olunca anlayabilirsiniz. Biz de bundan 8 yıl öncesine kadar bilmiyorduk. Ravza’mız doğunca öğrendik herşeyi… Doktorların bebek dünyaya gelmeden onu öldürmeye nasıl da can attıklarını. Onu, anne-babasına ve vatana bir yük ve fazlalık olarak gördüklerini öğrendik. Onlara göre doğduğunda yürüyemeyecek, konuşamayacak, zekası yerinde olmayacak birinin yaşamaya hakkı yoktu. Oysaki Allah katında her can her insan değerliydi ve yaşamaya hakkı vardı. Bütün bu dayatmalara, yıldırma çabalarına karşı dimdik ayakta durdu annem ve babam. Allah razı olsun onlardan ve şimdi de özveriyle büyütüyorlar kardeşimi.
Benim değinmek istediğim başka bir konu aslında. Toplumun engelliler konusunda ne kadar duyarsız ve bilinçsiz olduğu konusu. Bir kere şehirler, sokaklar, binalar kesinlikle onlar düşünülerek inşa edilmiyor. Belediyelerin, müteahhitlerin, mimarların bu hassasiyette olması gerekiyor. Bir kaldırım ya da bina yaparken ona küçük bir rampa koymak bu kadar mı zor? Ya da bazı yerlere asansörler yapılıyor fakat çalıştıklarını hiç görmedim. Çalışsalar da onlara ortopedik engeli olanlar değil de insan ve vicdan engeli olanlar biniyor!! Park yerlerinde engelli arabalar için ayrılan yerlere kendini uyanık! zanneden zavallılar park ediyor. Halbuki böyle bir aracın camında engelli otosu olduğuna dair bir belge olması gerekiyor. Bütün bu yapılan hataların da hiçbir yaptırımı yok maalesef. Zaten bu işler cezayla, zorla olacak işler değil. Zihinlerin ve vicdanların düzelmesi gerek.
Diyelim gezmek için zar zor bir yere gittiniz. Bitmiyor yine çile. Bu sefer kendini bilmez insanların davranışları yakıyor canınızı. Çocuğun üzerine, ayaklarına çevrilen dik bakışlar. Hepsine “ya önüne bak kardeşim kendi işinle ilgilen” diyesim geliyor. Hele o zehirli sözler yok mu…. “Aaa koskoca kız hala bebek arabasında, kucakta taşınmaya utanmıyor musun” bir düşün beyinsiz insan önce bir düşün!! Eğer o yaşta ve o boyda çocuk hala arabada itiliyorsa bir sebebi vardır mutlaka. Bunu şımarıklığından yapmıyordur. Hiçbir anne-baba da sekiz yaşındaki çocuğu kucağında taşımaz herhâlde.

Lütfen artık herkes başkalarıyla uğraşacağına kendiyle uğraşsın. Bakışlarıyla ve sözleriyle kimse kimseyi rahatsız etmesin. Kendinin de bir engelli adayı olduğunu hiçbir zaman unutmasın. Asıl engeliler ise kalbi engelli olanlardır. İnsanlığını yitirmiş olanlardır….