26 Ağustos 2013 Pazartesi

BURSA GEZİMİZ


BURSA GEZİMİZ
Üniversiteyi Bursa’da okuduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Tarihiyle, doğasıyla ve de en önemlisi dostlarıyla harika bir şehir. Uzun zamandır gitmek istiyordum ve geçen hafta sonu yollara düştük. Bursa’ya gidince hesaplamalarımız sonucunda en son 2010’da gittiğimi anladım. İlk konaklama yerimiz Cuma günü Mudanya idi. Dört yıl boyunca bana ailemi aratmayan Demir ailesine misafir olduk. Ertesi gün ki deniz manzarası ve esen rüzgar eşliğindeki kahvaltı soframız:







Kahvaltıdan sonra Mudanya sahiline indik ve deniz kenarında gezdik. Tabi bu arada üniversiteden sınıf arkadaşım Seda’ya haber vermiştim (kendisi Mudanyada görev yapıyor) Sağolsun hemen geldi onunla da hasret giderdik. Eski Mudanya evleri restore ediliyor





Öğleden sonra vedalaşıp Bursa’ya doğru yola çıktık. Heykele (Bursanın merkezi oluyor) arabamızı park edip dolaşmaya başladık. O esnada çok şiddetli bir yağmur başladı oysa hava günlük güneşlikti. Neyse biz gezmeye devam ettik. Önce Ulu Cami’ye gittik.





Eee tabi Bursa’ya gelip de ipek şal almadan olmaz deyip doğruca Kozahan’a girdik ve ben bir tane ipek şal aldım J Emirhanı da hızlıca dolaştıktan sonra Tophane yollarına düştük. Kısa bir tırmanıştan sonra Tophane’ye ulaştık. Osmanlı İmparatorluğunun kurucularından Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret edip ayaklarımızın altındaki Bursa manzarasını seyrettik. Birkaç fotoğraftan sonra arabamıza doğru yola koyulduk. Aşağıya inerken Balibey Han’da çay içmeyi de unutmadık. Daha sonra yine üniversiteden en yakın arkadaşım Serra’lara gittik. Bizim için çok güzel bir sofra hazırladı ben yemekte rahatsızlandığım için sadece bu fotoğraf var sofradan




Ertesi sabah kahvaltıya Cumalıkızık köyüne gittik. Bu köy turistik bir yer haline gelmiş. İlk olarak “Kınalı Kar” adlı bir dizi çekilmişti burada son zamanlarda da “Yeşeren Düşler” dizisi. Kahvaltı soframızdan bir kare:


Yöresel birkaç şey alıp ordan ayrıldık. Cumalıkızık sokakları ve evleri:













Daha sonra soluğu Emir Sultan’da aldık. Yıldırım Beyazıt’ın damadı ve büyük velilerden.







Yeşil Türbe ve cami. Özelliği tamamen çinilerle kaplı olması ve türbe Çelebi Mehmet’e ait. Erken dönem Osmanlı mimarisinin en güzel örneği.








Türbenin bulunduğu yer de yine Bursa’nın tepesinde ve bu manzarayı en iyi değerlendiren Hünkar olmuş. Biz de Hünkar’da manzara eşliğinde bir şeyler içtik.
Bursa’ya gelip de İnkaya’ya uğramadan olmaz dedik ve Uludağ’ın eteklerindeki tarihî çınarı da ziyaret ettik. Kendisi 550 senelik bir ağaç ve dallarının altında kocaman bir çay bahçesi var.




Orada bir meyve tabağı getirdiler ki içinde her çeşit meyve mecuttu bir de üstüne kaymak ve bal da eklemişlerdi. Tabi zaman baya ilerlemiş ve gitme vaktimiz yaklaşmıştı Özdilek’te akşam yemeği yiyip Serracığımın evine bavulumuzu almak üzere gittik. Dostlarla vedalaşıp Ankara yoluna koyulduk. Serra’nın eşi bize kestane şekeri almış ki ben bayılırım



Ben de güzel arkadaşıma Bartın tel kırmasından yapılmış bir başörtü götürmüştüm. Böyle serdiğime bakmayın normalde şal gibi başa örtülüyor. Eminim kendisine çok yakışmıştır.



2 yorum: